-
1 беспокоиться
merak etmek,telaşlanmak; zahmet etmek* * *1) merak etmek; telaşlanmakобо мне́ не беспоко́йся — beni merak etme
как ви́дишь, беспоко́иться не́чего — görüyorsun ki telaşlanacak bir şey yok
2) ( утруждать себя) zahmet etmekпожа́луйста, не беспоко́йтесь — (aman) zahmet etmeyin, rahatsız olmayın
-
2 любопытствовать
-
3 волноваться
dalgalanmak,çalkanmak; heyecanlanmak,endişe etmek,merak etmek* * *1) ( колыхаться) dalgalanmak; çalkanmak ( о море)2) heyecanlanmak, heyecan içinde olmak; endişe etmek, merak etmek (тревожиться, беспокоиться)он зря волну́ется — telaşı boşuna
как ви́дите, я не волну́юсь — gördüğünüz gibi heyecanım yok
-
4 болеть
hasta olmak; merak etmek; taraftan olmak; ağrımak,acımak* * *I1) ( хворать) hasta olmakболе́ть гри́ппом — grip olmak
2) перен. ( беспокоиться) merak etmek3) перен. tutmak, taraftarı olmakIIболе́ть за "Дина́мо" — Dinamo'yu tutmak, Dinamo'nun taraftarı olmak
(о какой-л. части тела) ağrımak; acımakу меня боли́т голова́ — başım ağrıyor
(у него́) боле́ла ста́рая ра́на — eski yarası acıyordu
••у меня́ душа́ боли́т о нём — onun için meraktayım
-
5 заботиться
düşünmek,merak etmek; özen göstermek* * *несов.; сов. - позабо́титься1) düşünmek; merak etmekон о себе́ совсе́м не забо́тится — kendini hiç düşündüğü yok
он о́чень забо́тится о своём здоро́вье — sağlığına çok düşkün bir adamdır
2) özen göstermek; özenle bakmakзабо́титься о здоро́вье дете́й — çocukların sağlığına özen göstermek
позабо́ться о биле́тах на за́втра — yarın için bilet almayı ihmal etme
забо́титься о са́де — bahçeye özenle bakmak
-
6 переживать
несов.; сов. - пережи́ть1) fazla yaşamak, yaşayakalmak, artakalmakон пережи́л своего́ дру́га на́ год — dostundan bir yıl fazla yaşamıştı
2) yaşamak; dayanmakпережи́ть три войны́ — üç savaş yaşamış olmak
пережива́ть тру́дные дни — zor günler yaşamak
он не переживёт э́той операции — bu ameliyata dayanamaz
3) ( испытывать) yaşamak; geçirmekпережива́ть са́мый счастли́вый моме́нт в свое́й жи́зни — hayatının en mutlu anını yaşamak
пережи́ть большо́е потрясе́ние — büyük bir sarsıntı geçirmek
пережива́емый страно́й кри́зис — ülkenin geçirmekte / yaşamakta olduğu bunalım
обо мне́ не пережива́й — benim için merak etme
не пережива́й! — kalbini ferah tut!
-
7 интересовать
ilgilendirmek; ilgi uyandırmak; meraklı / merakı olmak; merak etmekего́ интересова́ла то́лько му́зыка — ancak müziğe meraklıydı
пье́са интересова́ла всех — piyes / oyun herkeste ilgi uyandırıyordu
э́то меня́ не интересу́ет! — bu beni ilgilendirmez!
-
8 поинтересоваться
сов. -
9 беспокоить
rahatsız etmek,tedirgin etmek,sıkıntı vermek; kaygılandırmak* * *1) rahatsız etmek; tedirgin etmek; sıkıntı vermekшум не беспоко́ит? — gürültüden tedirgin olmuyor musun?
его́ беспоко́или комары́ — sivrisinekten rahatsız oldu
е́сли он Вас буде́т беспоко́ить... — Sizi rahatsız ederse...
2) endişelendirmek, telaşlandırmak ( вызывать тревогу); kaygılandırmak ( вызывать озабоченность); kuşkuya düşürmek ( вызывать сомнения)пробле́мы, беспоко́ящие обще́ственность — kamuoyunu kaygılandıran sorunlar
3) ( волновать) meraklandırmakменя́ беспоко́ит не э́то — merak ettiğim bu değil
ва́ши жа́лобы его́ совсе́м не беспоко́ят — şikayetleriniz onun derdi değil
-
10 счёт
hesap* * *м1) ( действие) sayma, hesap (etme)счёт в уме́ — zihin hesabı
сдать что-л. по счёту — bir şeyi sayı ile teslim etmek
при счёте "во́семь" (в боксе) — hakem sekizi sayarken
2) ( результат подсчётов) hesap (-bı), sayıсчёт соста́вил три рубля́ — hesap üç ruble tuttu
счёт заби́тых и пропу́щенных голо́в / мяче́й — attığı ve yediği gollerin sayısı
3) спорт. skorсчёт был 4: 3 в на́шу по́льзу — skor 4-3 lehimize idi
когда́ счёт был 2: 0,... — durum 2-0 iken...
како́й у вас счёт? — kaç kaçasınız?
4) ( документ) fatura; hesap pusulası (в ресторане и т. п.)счёт за гости́ницу — otel faturası
счёт за телефо́н — telefon faturası
кто бу́дет плати́ть по э́тому счёту? — тж. перен. bunun faturasını kim ödeyecek?
5) бухг. hesap (-bı)у него́ есть счёт в ба́нке? — bankada hesabı var mı?
••им счёту нет — onlar hesapsız / hesaba gelmez, onların haddi hesabı yoktur
ава́нс в счёт зарпла́ты — aylığına mahsuben verilen avans
в счёт креди́та — krediye mahsuben
в коне́чном / после́днем счёте — son tahlilde
обогаща́ться за счёт труда́ други́х — başkasının emeğinden zenginleşmek
жить за чужо́й счёт — başkasının sırtından geçinmek
отремонти́ровать что-л. за свой / со́бственный счёт — kendi kesesinden onartmak
предоста́вить кому-л. о́тпуск за свой счёт — ücretsiz izin vermek
на госуда́рственный счёт — devlet hesabına, devlet parasıyla
он при́нял э́ти слова́ на свой счёт — bu sözü kendi üstüne yordu
за счёт повыше́ния производи́тельности труда́ — emek üretkenliğini artırmak suretiyle
на э́тот / сей счёт не беспоко́йся — bu hususta merak etme
у неё на счету́ пять побе́д — спорт. beş galibiyeti vardır
он на хоро́шем счету́ у дире́ктора — müdürün gözünde itibarı vardır
у него́ де́нег сто́лько, что он им счёту не зна́ет — o kadar çok parası var ki, sayısını bile bilmiyor
придёшь ещё раз, э́тот не в счёт — bunu saymam, bir daha gelirsin
См. также в других словарях:
merak etmek — 1) (bir şeyi) anlamak veya öğrenmek istemek Bir gün, böyle dalgın oynarken, anası onun elini bağlı gördü, merak etti. M. Ş. Esendal 2) (bir şeyi) kaygılanmak Hele okuyanı, araştıranı hatta sadece neler oluyor diye merak edeni hiç yoktu aralarında … Çağatay Osmanlı Sözlük
merak — is., Ar. merāḳ 1) Bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istek Ona bu merak nereden, nasıl, niçin, ne zaman illet olmuştur diye az kafa yormadım. H. Taner 2) Bir şeyi edinme, yapma, bir şeyle uğraşma isteği Öteden beri güzel giyinmeye, güzel … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakıtmak — vaktinde yapılmayan iş veya gelmeyen bir kişiyi merak etmek … Beypazari ağzindan sözcükler
gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tecessüs — (A.) [ ﺲﺴﺠﺕ ] 1. araştırma. 2. merak. ♦ tecessüs etmek araştırmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
TEMASÜL — Benzeyiş. Benzeme. Birbirine benzemek. Birbirine müsavi ve müşabih olmak. * Hasta sıhhate, iyi olmağa yaklaşmak. * Mat: Kesirsiz taksim kabul etmek, kesirsiz bölünebilmek.(Temasül tezadın sebebidir, tenasüb tesanüdün esasıdır, sıgar ı nefs,… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük